Yalpa
Yalpa'daki öykülerin tamamı 2017-2019 yılları arasında yazıldı. Almanya'ya taşınmıştım. Hem de İstanbul gibi bir metropolden küçük bir kasabaya! Bilmediğim bir dilin ve kültürün içinde var olmak hiç de kolay olmayacaktı ama bu değişiklik beni konfor alanımdan tamamen çıkarmış, hayata bakışımı derinden etkilemişti.
Sanırım öykü yazmaya başlamamda şiirin benden yavaş yavaş uzaklaşması da etkili oldu. Çünkü şiir edebiyatın en nazlı türü. Canı isteyince size geliyor. Başka bir neden de daha fazla anlatma arzusuydu. Öykü ve roman buna daha uygun biçimlerdi. Yazdığım öyküleri yakın arkadaşlarıma gönderiyor, onların eleştirileriyle kendime yol bulmaya çalışıyordum. Öykü yazmayı (tabii öğrenebildiğim kadarını) bu kitapla birlikte öğrendim, diyebilirim.
Melih Dalbudak öyküleri tek tek okuyup dil ve içeriğe dair önerilerde bulundu. Onun detayları gören gözü benim için hep çok önemli olmuştur. Hatta onun onayından geçmemiş bir öykü bende şüphe yaratır.
Arka kapağın ilk kısmını sevgili dostum Ahmet Dağdelen yazdı. Esas kendisi serseri ruhlu ve isyankârdır.
Arka Kapaktan:
Serseri ruhlu, isyankâr, ezber bozucu; vitrinlere değil sokağın tam kalbine yazılan öyküler. İnsanın iç çelişkilerinin, gelgitlerinin, Araf halinin duru ve akıcı bir dille anlatımı. Okuru olayın tanığı olmaktan çıkarıp yaşananların bir parçası haline getiren samimi, sıcak ve çekici kurgular.
Olaylar çok farklı ortamlarda öykülense de temelde aynı soruna temas ediyor: İnsanın yaşadığı ve kıskacından bir türlü kurtulamadığı ikircikli haline. Bu öykülerde aldatan ile aldatılanın kadın olduğu bir bahar gününü de yaşayabilirsiniz; bir dosta ihanetin, kişinin kendine ihanetine son vermesine dönüştüğü heyecan dolu saatleri de.
Hiç umulmadık bir yerde ve anda bir kadın dayanışmasına dönüşebilir kuşaklar arası saygı.
Bir garaja dostları koyabilirsiniz yaşamın kıvrımları boyunca umutları yeşertsinler diye.
Bir otel odasında bir kadını sorgulamak erkekliğin sorgulanmasına dönüşebilir.
Olaylar çok farklı ortamlarda öykülense de temelde aynı soruna temas ediyor: İnsanın yaşadığı ve kıskacından bir türlü kurtulamadığı ikircikli haline. Bu öykülerde aldatan ile aldatılanın kadın olduğu bir bahar gününü de yaşayabilirsiniz; bir dosta ihanetin, kişinin kendine ihanetine son vermesine dönüştüğü heyecan dolu saatleri de.
Hiç umulmadık bir yerde ve anda bir kadın dayanışmasına dönüşebilir kuşaklar arası saygı.
Bir garaja dostları koyabilirsiniz yaşamın kıvrımları boyunca umutları yeşertsinler diye.
Bir otel odasında bir kadını sorgulamak erkekliğin sorgulanmasına dönüşebilir.
Yorumlar
Yorum Gönder